Hell is Us, Montreal merkezli Rogue Factor’ın yeni oyunu. Oyun baştan söylüyor: elinizden tutup yönlendirmiyor. Harita işaretleri yok, görev takipçisi yok. Yani modern açık dünya oyunlarının sunduğu konforların çoğu burada yok.
Oyun başlamadan önce de bunu hatırlatıyor. Sezgilerinize güvenmeniz ve çevreyi dikkatle okumanız bekleniyor. Wccftech’teki incelemelerde Hell is Us’un bu yaklaşımı eğlenceli ve akıcı bir deneyime dönüştürdüğü söyleniyor. Yine de yola çıkmadan bilmek isteyeceğiniz birkaç püf noktası var.
Hell is Us’a başlamadan önce bilmeniz gereken 5 şey
1) Not defteri ve kalem bulundurun
Her gördüğünüzü yazmanıza gerek yok. Bu Blue Prince değil. Ama ipuçlarını, bulmaca parçalarını ve önemli detayları not almak çok işe yarıyor. Hell is Us’ta bulmacalar dövüşten bile daha baskın. Hafızanıza güvenmiyorsanız ya da sürekli ekran görüntülerine dönmek istemiyorsanız, yanınızda bir defter olsun.
2) Karşınıza çıkan her bulmaca ilk seferde çözülmez
Daha ilk bölgede bile, o an çözemeceğiniz bulmacalar göreceksiniz. İleride bulacağınız bir eşya ya da bilgi gerekecek. O an takılıp kalmayın. Devam edin, sonra geri dönersiniz. Oyunda harita veya görev takibi olmadığı için ana hikâyeyi neyin ilerlettiğini, neyin isteğe bağlı olduğunu ayırt etmek zor olabiliyor. Bu yüzden aynı yere boşuna kafayı vurmak kolay. Not defteri burada yine hayat kurtarır: “Şu eşyayı alınca dön” diye kendinize hatırlatma bırakın.
3) Yeteneklerinizi kitle kontrolüne odaklayın
Farklı silah türleri var ve her birini oyunun hikâyesindeki dört temel duyguya göre farklı yeteneklerle “aşılayabiliyorsunuz”. Tercih zevke kalıyor. Başarıyı belirleyen ise donanımın detayları değil, seçtiğiniz silah ve yeteneklerin dövüşün akışını yönetmenize ne kadar yardım ettiği. Oyunda fazla “büyük patron” yok. Çoğunlukla üç ve üzeri düşmana karşı tek başınasınız. Bu yüzden geniş alanı süpüren saldırılar ve kitle kontrolü sağlayan yetenekler çok değerli. Büyük kılıç ya da tebere benzeyen uzun saplı bir silah kitle kontrolünde fiziken işe yarıyor ama asıl farkı her silaha ekleyebileceğiniz alan etkili yetenekler yaratıyor. Benim gibi bir süre çift baltayla oynasanız bile, sersemleten ya da çevreye hasar veren yetenekler tek hedefe odaklanmanın dezavantajını dengeliyor.
4) Herkesle konuşun
Karşınıza çıkan her karakterle sohbet edin. Soru sorabiliyorsanız hepsini sorun. Genel bilgi başlıkları bile bazen işe yarıyor. Çoğu zaman soruşturmanız veya uğraştığınız bulmacayla ilgili ipuçları, o karaktere özel diyalog seçeneklerinde çıkıyor. Bunun ötesinde, Rogue Factor yan karakterleri canlı birer insan gibi yazmış. Oyunun keyfinin yarısı bu ekiple vakit geçirmekten geliyor. Ayrıca “Takas” menüsüyle dünyada bulduğunuz bazı eşyaları, ihtiyacı olduğunu ima eden kişilere ulaştırabiliyorsunuz. Yanlış kişiye götürürseniz sorun değil, “Buna ihtiyacım yok” deyip geri çeviriyorlar.
5) Gözünüzü dört açın
Hell is Us açık dünya değil. Hikâye boyunca gezdiğiniz, sınırları belli bölgeler var. Canlı bir harita olmadığı için gittiğiniz yerleri, yönleri siz öğreniyorsunuz. Bölge tasarımları zaten doğal biçimde yolunuzu bulmanızı hedefleyen işaretlerle dolu. İnsanların söylediklerine ve topladığınız yazılı ipuçlarına dikkat edin. Duvarlardaki semboller, işaretler, çevresel detaylar sık sık çözümün parçası. Odanın içini, koridoru, avluyu terk etmeden önce “Bende gereken tüm bilgi var mı?” diye bakın. Alanlar sınırlı olduğu için yanlış yola sapıp saatlerce geri dönme riski de az.
Son söz: Hell is Us, keşfi ve dikkatli gözlem yapmayı ödüllendiren bir oyun. Biraz sabır, biraz not tutma ve kitle kontrolüne odaklı bir yapılandırmayla hem bulmacalar hem çatışmalar çok daha tatmin edici hale geliyor.
Kaynak: wccftech.com